24 Eylül 2014

Yaşlanmak mı? ASLA

Herkese merhaba,
Hayatta en büyük korkuların nedir diye sorsalar, yaşlanmak ilk sıralarda yer alırdı benim için... Her yaşın ayrı bir güzelliği var tabiki ama bu güzellikleri yıllara yenilmeden yaşama taraftarıyım ben... Cilt konusu kesinlikle kişiye özel bir konu çünkü burada genler devreye giriyor. Ben bu konuda şanslı azınlık gruptanım sanırım. Peki sadece genlere güvenip herşeyi oluruna bırakmak yeterli mi? Hayır...
Yaş 30+ olunca cildi dışardan desteklemeye başlamak gerekiyor. Bende, belki ufacık da olsa bir faydası olur diye kendi cilt bakım ürünlerimi sizinle paylaşmak istedim.


İşte benim küçük hazinem... Biotherm gece-gündüz selülit kremini hamileliğimden beri düzenli kullanmadığımı itiraf ediyorum. Selülitten yana çok dertli biri değilim ama doğum kiloları nedeniyle sanırım artık dert edinmeye başlasam iyi olacak :) Geçen yaz düzenli kullanıp aynı zamanda rejim yapınca faydasını gördüm.
Biotherm yüz yıkama jelini, makyajım olsun yada olmasın her akşam düzenli olarak kullanıyorum. Cildi gerçekten çok güzel temizliyor, makyajdan iz kalmıyor.
İş peelinge gelince biraz daha etkili birşey aradım ve tavsiye üzerine Clinique denemeye karar verdim. Peelingi haftada 1 kez yapıyorum ve gerçekten cildimin nefes aldığını hissedebiliyorum.
Cilt bakımında kilit nokta nedir biliyor musunuz? Cildi güneşin zararlı ışınlarından korumak... Bu konuda biraz daha kozmetikten uzak bir ürün seçtim. Nuxe markasını duymuşsunuzdur. Göz makyajı temizleme jelini de kullanıyorum ve çok memnunum. Burada bahsedeceğim ise güneşten ve hatta bütün gün ofiste bilgisayardan, florasanlardan yayılan zararlı ışınlardan bile cildi koruyan bir ürün. Ben genelde makyaj öncesi sürüyorum. Zaten yumuşacık bir yapısı var ve cilt tarafından anında emiliyor.


Ve benim en güçlü iki silahım. Estee Lauder ürünlerine olan aşkımı bu posta zaten sığdıramam. Kapatıcı, fondöten, rimel hepsi harika ürünler ama bu krem muhteşem. Doğumgünümden birkaç gün önce Sephoradan %20 indirim kuponu geldi. Bende doğumgünümde kendimi biraz şımartayım dedim. Bu üründen çok memnun kalıp, bitince tekrar alacaksını dediler ve haklı çıktılar. İlk kullanımdan itibaren farkı anlayabiliyorsunuz. Bu krem kırışıklıklara savaş açmanın ilk adımı ama kesinlikle çok etkili. Fındık kadar hatta daha da az uygulamanız yeterli. Sonuç ise canlı, yenilenmiş ve yumuşacık bir cilt...
Daha önceki postlarda göz çevresi bakımından bahsetmiştim. Doğum insan vücudunu her açıdan etkileyen bir olay. Özellikle de nem kaybı... Vücut nem kaybettikçe malesef kırışıklıklar oluşmaya başlıyor. Bende doğumdan sonra gözaltlarımda kırışmalar olduğunu farkettim ve hemen tedaviye başladım. Şu an o kırışıklıklardan eser yok diyebilirim, kaybettiğim nemi geri kazandım.

Benim şimdilik anlatacaklarım bu kadar? Sizin vazgeçemediğiniz ve tavsiye edeceğiniz ürünler var mı?

Sevgiler

09 Eylül 2014

Instagram


Yoğunluktan dolayı blog postu yapamasam bile instagramı oldukça aktif kullanıyorum. Hala veremediğim hatta üzerine ekleme yaptığım doğum kiloları ve vakit sorunu nedeniyle stil postlarım sekteye uğradı malesef. Bende böyle eski fotoğraflarıma bakıp iç geçiriyorum bu aralar :) Tüm paylaşımlarım için instagram adresim ifashionbank 

07 Eylül 2014

Doğum Hikayem

Üzerinden 3,5 ay geçti... Bazen hayal gibi geliyor, sanki o anları ben yaşamamışım gibi. Biliyorsunuz ki en başından beri ben 20 Mayıs da doğum yapıcam, öyle hissediyorum diyordum. 18 Mayıs da da kuzenimin düğünü vardı ve gitmek için hazırlanıyordum ki doğumun ilk belirtilerinden biri gerçekleşti. Nişan denilen ilk belirti... Evde yalnızdım, eşim anne-babasını görmeye gitmişti. Sakin ol dedim kendime çünkü ortada ne su ne de sancı vardı. Hemen eşimi aradım, annenlere çaktırma ama durum bu, hemen gel dedim. Eşim gelince NST çektirmek için hastaneye gittik.  Zaten hastane evimize yürüme mesafesinde. Henüz açılma yada kasılma yoktu, eve döndük. Tabiki riski göze alıp düğüne gitmedik. Ertesi gün yani 19 Mayıs da annemler geldi, biraz oturduk. Siz eve dönün, henüz birşey yok ama kardeşim kalsın dedim annemlere. Eşim, kardeşim ve ben yemek yedik, dvd açtık izlemeye başladık ama benim kafam karışık tabi, yavaş yavaş heyecan başladı. Akşam saat 10 gibi hafiften kasılmalar başladı. Doktoru arayıp rahatsız etmeyelim çünkü doğumun nasıl başladığını biliyoruz, bu hastaneye gitmemizi gerektirecek bir durum değil dedik. Ama hastane çok yakın olduğu için yine bir NST çektirelim dedik. Üçümüz gittik, ben yine bağlandım NST ye... Yavaş yavaş sancılar başlamış ama daha çok başındayız diye eve döndük. Annemleri aradım, haber verdim... "Ben dayanamıycam kızım geliyorum" dedi... Gece saat 12.00-01.00 civarı  sancıların sıklığını yazmaya başladık çünkü ara kısalmaya başladı. Veeee gece saat 04.00 de sancılar 6 dakikada bir gelmeye başlayınca çantamızı toplayıp hastaneye gittik. Yanımda eşim, annem,halam ve kardeşim vardı. Nöbetçi doktor muayenemi yaptı, doğum başlamış açılma 2 cm, yatışını yapalım, hemen doktorunuza haber veriyorum dedi. Doktorumunda onayıyla 20 mayıs salı günü saat sabah 05.00 de yatış yaptık ve epidural takıldı ama açılma 4 cm e ulaşmadığı için ilaç vermediler...NST' ye bağlı olarak sancıları çekmeye başladım. Bu arada şunu söylemeliyim ki epidural takılırken hiç canım acımadı. Sadece iğneyi hissetim küçük bir ısırık gibi o kadar. Sabah 08.00 de doktorum Bülent Faka geldi, onu gördüğüme o kadar sevindim ki anlatamam :) Ben Bülent Bey ile tanıştığımda hamileliğimin 26.haftasındaydım. Sigorta şirketimiz değiştiği için doktor değişikliği yapmak zorunda kaldım ve uzun araştırmalarımız sonucunda Bülent Bey'i bulduk. Çok tecrübeli, çok ilgili ve güven veren bir doktor. Bülent Bey'de tekrar muayene etti ve hala açılma yeterli değil, yürüyeceksin dedi. Ve yürüyüş maratonum başladı... Saatlerce yürüdüm koridorda. Katta normal doğum yapan tek kişi bendim. Benden sonra yatış yapan herkes ameliyathaneye inip doğum yaptı, geldi ama ben hala yürüyordum. Hatta "benden sonra gelen herkes doğum yaptı, neredeyse taburcu olacaklar, ben hala yürüyorum" dedim anneme :) Diğer hastaların yakınları bebek odasının önünde bebeklerini seyrediyorlar, bir yandan da bana "vah kızım vah Allah kurtarsın" diyolar bana. O an herkesi boğmak istiyor insan :) Bu arada doğum fotoğrafçımızda geldi ve sancıların izin verdiği aralarda fotoğraf çektik :)



Annem ve kardeşim ben sancı çektikçe ağladılar. Annem sürekli içinden "neden zor olanı seçtin kızım" demiş durmuş :)Babam o halimi görünce dayanamamış, tansiyonu çıkmış :) Doğum bitene kadar kantinde oturdu canım benim:)  Gözlerim kaymış artık acı çekmekten...




Sancı gelince poz vermeye kısa bir mola...


Bu fotoğraflar çekildiğinde daha epiduralin deneme dozunu bile almamıştım. Sancılar dayanılır düzeydeydi. Saatlerce ya annemin ya eşimin yada kardeşimin kolunda koridoru arşınladım. Sancılar geldikçe durduk, duvarı yumrukladım elimi ısırdım sonra yine devam ettim. Ama hiç bağırmadım...
Eşime; artık dayanamıycam, eğer yine açılma yeterli değilse ve ilaç veremeyeceklerse sezeryana dönelim dedim...



 Saat 11.00 de Bülent Bey tekrar geldi ve muayene etti. Artık deneme dozunu verebiliriz ilacın dedi...Bu sayede yarım saat kadar dinlenme şansım oldu, ikinci doz ilacıda verdiler ve sanırım 1 saat kadar dinlenebildim. O an zaman kavramını yitirdiğim için bazı şeyleri çok net hatırlamıyorum. Ve saat 12.00 den sonra artık ilacın etkisi geçti ve doğum sancıları gerçek şiddetiyle başladı. Bülent Bey sürekli kontrol ediyordu, suyum gelmeyince keseyi patlattı ve suyu boşalttı... Ben hala yürümeye devam ediyordum koridorda ama dayanacak gücümde kalmamıştı. 7 cm olmuş, hadi biraz daha dedi Bülent Bey... İçimden sürekli "hadi dayan, sonuna geldin artık" dedim... Derken odaya pilates topu getirdiler ve yapmam gereken egzersizleri gösterdiler... İşte yeniden doğum yapacak olsam belki bu aşamaya kadar olan kısma dayanabilirim ama pilates topu ve sonrasını bir kez daha yaşayabileceğimi zannetmiyorum. Kimsenin gözünü korkutmak istemiyorum  çünkü doğum çok kişisel bir olay. Kimi çok kolay olurken kimi zor ve uzun oluyor. Benim ki zor ve uzun olandan...
Pilates topundaki egzersizleri yapmaya çalışırken sancılar o kadar sıklaşmıştı ki eşimin elini sıkmaktan mosmor etmişim... Birara biraz bağıracak gibi oldum ama Bülent Bey kızdı bana :) "Enerjini buna harcama, sadece sana gösterdiğim gibi nefes al" dedi. Ve ben doğum bitene kadar gık bile çıkarmadım... Sadecr derin derin nefes aldım.
Sonunda, artık doğumhaneye gidebiliriz dediler ve beni sedyeyle doğumhaneye götürdüler. Ne zamanın ne de etrafımda kimin olduğunun farkında değildim. Kafamı çevirdiğimde başucumda eşimi gördüm. Bülent Bey, sende gel demiş ona. Çünkü evde anlaşmıştık gelmeyecekti. 
Beni doğum masasına yatırdılar ve Nil Karaibrahimgil in cd si çalmaya başladı. Doktorun ve ebelerin anlattığı şekilde sancı geldikçe ıkınmalar başladı. Ebelerden biri neredeyse üzerime çıktı... Çok yoruldum dediğimde "tamam sorun değil, bekleriz" dedi Bülent Bey. Şarkılar söyledi, ıslıklar çaldı ve beni okadar rahatlattı ki... İçeride yaklaşık 15-20 dak. kalmışım ki hadi biraz daha, hadi biraz daha derken minik prensin ağlama sesiyle bende hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. 20 mayıs salı günü saat 14.10 da paşamız 48 cm, 3000 gr olarak aramıza katıldı. İnsan o an gerçekten çok duygulanıyor bu doğru ama asıl ağlama nedeni saatlerce biriken gerginliğin, stresin boşalması bence. 


"Bundan sonra bana ne yapsanız canım yanmaz" dedim Bülent Bey'e. O an öyle bir enerji doluyor ki insanın içine, bütün dünyanın yükünü çekebilirim kıvamına geliyor insan. Ve şunu da söylemeliyim ki benim canım kocam hem yılın babası hemde yılın kocası oldu. Doğum tam 14 saat sürdü ve o sabırla elimi hiç bırakmadı.


Ve bu da yıkanmış, rahatlamış, mutlu yeni anne :)


Aklımda kalan ve daha doğrusu hatırladığım kadarıyla doğum maceramı paylaşmak istedim. Tekrar söylüyorum ki doğum çok kişisel bir olay, kimseyi baz almamak gerekiyor. Daha sonra Bülent Bey odaya geldiğinde öğrendim ki Bartu'nun boynuna kordon dolanmış ve kalp atışları zayıflamaya başlamış. "Üzerine çok yüklendik, canını çok acıttık ama son bir kez denemek istedim. Eğer olmasaydı sezeryana gitmek zorunda kalabilirdik" dedi. Onca acıyı çektikten sonra, o dakikada sezeryana gitmek beni çok üzerdi. Ama benim canım oğlum annesini üzmedi ve sağlıkla doğdu...
Annelik çok farklı bir duyguymuş. Canından daha kıymetli bir varlığa sahip olmakmış. Şimdi ondan 1 saat ayrı kalsam üzülüyorum, özlüyorum. Bazen gece uyanıp kokluyorum... Uyanıp ağladığında asla "off" demiyorum, öpüyorum onu şapur şupur gecenin köründe :) İşe başlayana kadar daha önümde oğlumla doya doya geçireceğim 2,5 ay var. Keşke hiç bitmese ve hep yanında kalsam. Annelik çoook başka birşeymiş...  Annemin hep söylediği gibi Anne olunca anladım :)


Sevgiler

12 Ağustos 2014

Kot Şort

Herkese merhaba,
Doğumun üzerinden 2,5 ay geçti, benim süt kokulum koca adam oldu :) Ve bende, hala doğum kilolarımı üzerimden atamasam da, şortlarımı giyebilmeye başladım.
Yaz sıcağında benim için en ideal kombin şort, terletmeyecek kadar bol bluzlar ve tabiki sandalet... Geçen haftasonu minik paşayı ananesine bırakıp çok kısa bir alışveriş turu yaptık eşimle ve en acelesinden birkaç fotoğraf çektik. İşte benim fazla renkli kot şort kombinim...
Bu arada instagramdan takip edenler bilir, nailart denemelerim devam ediyor.
Instagram: ifashionbank






Tee / Koton
Short / Debanhams
Bag / İpekyol
Sandals / Boyner
Bracelets / Stylish Accessories



05 Ağustos 2014

Kozmetik Alışverişi

Doğumdan beri pek makyaj yapmadığım için kozmetik alışverişinden de uzak duruyordum. Makyaj malzemelerim bitmeye başlayınca değişiklik de yapmaya karar verdim.

Essence ürünlerini daha önce denememiştim. Ojelerden çok memnun kaldım, kesinlikle soyulmuyor ve uzun süre dayanıyor.
Saçlarım ince telli olduğu için herzaman hacim problemi yaşarım. Saçlarım hep sönük ve cansız görünür. Bunun çözümünü de Aussie ile buldum. Hacim şanpuanı ile saçlarım olduğundan daha gür görünüyor ve çabuk yağlanmıyor.
Babylips için söylenecek çok fazla söz yok :) Onu ısırmamak için kendimi zor tutuyorum, yaz aylarının en güzel ürünü bence.


Göz makyajı demek benim için Lancome ve Estee Lauder demekti. Ama Mac ürünlerini çoğu kişiden duyunca bende denemek istedim. Rimeli gerçekten güzel. Hem dolgunluk veriyor hem uzun gösteriyor. Kaş kalemi ve rujdan da çok memnun kaldım.Kaş kaleminin tonu güzel, uygulanışı kolay ve sonuç gayet başarılı. Ancak göz kaleminde umduğumu bulamadım. Ben göz kalemini, günlük makyajımda yalnızca gözün alt kısmına uygularım. Sephora nın göz kalemi saatlerce kalırken Mac aynı performansı gösteremedi. 


Gelelim bu arakar beni en çok endişelendiren konuya.. Gözaltı kırışıklıkları... Yaş 31 olmasına rağmen göz çevrem ile ilgili hiç sorun yaşamadım ve bugüne kadarda düzenli kullandığım bir ürün olmamıştı. Doğumdan sonra özellikle de süt verdikçe vücuttaki nem ve vitamin kaybı arttı. Üzerine yorgunluk ve uykusuzluk da eklenince göz altlarımda hafif kırışıklıklar oluşmaya başladı. Hayır kesinlikle yaşlanmıyorum sevgili arkadaşlar :) Lancome ürünlerinden her zaman çok memnun kaldığım için yine tercihimi ondan yana kullandım. Tabiki yaş ilerledikçe bu ürün yeterli gelmeyecek ve daha tedavi edici ürünlere yönelmek gerekecek. Ama 30 lu yaşların başı için Lancome gayet yeterli. Daha kullanmaya başlayalı bir hafta olmasına rağmen gözle görülür bir düzelme var diyebilirim :)


Şimdilik aktaracaklarım burada. Yakında kombin postu ile burada olacağım. Hafif balık etli, taze anne kombini için hazır olun :)

Sevgiler



23 Temmuz 2014

Üç Yıl Önce Bugün


Üç yıl önce bugün yepyeni bir hayata adım attık ve bir ömrü paylaşmak için söz verdik. Üçüncü evlilik yıldönümümüzü dünya tatlısı minik oğlumuzla birlikte kutlamak ise tarifsiz bir duygu. Hayat bize güzel şeyler yaşattı, ömür boyu bu güzelliklerin artarak ( ileriki yıllarda dört kişi olmak gibi mesela) devam etmesini diliyorum. :)

13 Temmuz 2014

DRESS

Merhaba,
Elbise benim için hep zamansız, içinde kendimi hem rahat hem şık hissettiğim bir parça olmuştur. Bu postumda iki ayrı kombin paylaşacağım. Bebek olduğu için ne giyinip süslenecek ne de fotoğraf çekecek vaktim oluyor. Çoğu kıyafetiminde hala bana olmadığını düşünürsek işim baya zor aslında :) 
İki kombini de oğlumu anneme bırakıp alışverişe giderken aceleyle çektik. 


Bu elbisemi yıllar önce Mango' dan almıştım. Çok rahat bir model. Lumberjack Slipper lar ise yeni ve çok rahat...


Bende modaya uyup tepedenmoda fotoğrafı çekeyim dedim :)


Bu elbisede Yargıcı indiriminden aldığım, çok sevdiğim bir parça. Keten kumaşı sayesinde asla terletmiyor. Terlikler ise Deriden Frau marka. Bir ayağıma Birkenstock, bir ayağıma da Frau giydim alırken. Birkenstock %100 ortapedik, Frau %50. Ama Frau bana çok daha yumuşak ve çok daha rahat geldi ve onu tercih ettim. Şu günlerde nereye gidersem gideyim ayağımda. Tavsiye ederim.

Sevgiler


08 Temmuz 2014

I'm Back

Herkese yeniden merhaba,
Uzun bir aradan sonra postlarıma kaldığım yerden devam ediyorum tabi bazı değişikliklerle :)
Daha öncede bahsetmiştim, hamileliğim boyunca 12 kilo aldım ve 6 kilo doğumla birlikte gitti. Bugün tam 48 gün oldu ve ben sadece 1 kilo vrebildim. Bunu şu an kesinlikle sorun etmiyorum kendime çünkü artık hayatımdaki öncelikler çok farklı. Benim için en önemli şey oğlumu doyurabilmek olduğu için aldığım kaloriyi kesinlikle azaltamıyorum. Artık spor yasağınında kalkmasıyla birkaç ay içinde kalan fazlalıklardan da kurtulabilirim diye ümit ediyorum :)
O dünyanın en sevimli varlığı kafasını göğsüme koyup bana gülümsediğinde aklımda ne kilo kalıyor ne de başka birşey. 48 günde tam bir bitirim oldu bizimki, bakalım birkaç ay sonra nasıl olacak :)
Doğumdan tam 26 gün sonra çok sevdiğimiz iki arkadaşımızın düğününe katıldık. Bende uzun zaman sonra ilk kez birazcık süslenme fırsatı buldum...



Dress / Herry (Old)
Shoes / Hotiç (Old)
Bag / Accessoriez



09 Haziran 2014

20.05.2014


Herkese merhaba,
Son yayınladığım postta "sanırım bu, hamile olarak son postum olacak" demiştim... Çok doğru tahmin etmişim. Hamileliğimin başından beri 20 Mayıs da doğum yapacağım diyordum ve yaptım :) Bunu nasıl tahmin ettim inanın bende bilmiyorum. Sadece öyle hissettim.
20.05.2014 de küçük prensimi baya baya zorlu bir doğum sonrasında kucağıma aldım ve 20 gündür de her anım o minik melekle dolu. Küçük paşa 48 cm ve 3.000 gr doğdu. Şimdilik en sevdiği şey süt ve uyku :)
Doğum hikayemi daha geniş bir zamanda yazacağım, şimdilik haberler bu kadar :)

Sevgiler


18 Mayıs 2014

He is Coming

Herkese merhaba,
38. haftanın sonundan sesleniyorum. Bence bu artık hamile olarak yazdığım son post olacak. Erkek çocuklar gününü doldurmadan gelmez derler ama doktorumuza göre bizim bızdık biraz aceleci :) Eşimle birlikte Rumelihisarı Kale Cafe' ye kahvaltıya gittik ve sanırım bu çocuksuz son boğaz gezintimiz dedim. Bakalım haklı çıkacakmıyım...
Mide bulantıları ve üç kez yoklayan böbrek ağrısı dışında aslında sorunsuz bir hamilelik geçirdim. 38+2. gün itibariyle toplam 12 kilo aldım ve umarım doğuma da bu kiloyla giderim. Minik bızdıkda tam 3.200 gr olmuş. Hamileliğin sonlarına yaklaştıkça ufak tefek ağrılarla birlikte tabiki biraz korku ve heyecan başladı :)
Doktorum Bülent Faka ile hamileliğin 25.haftasında tanıştık. Belki daha önce bahsetmişimdir, zorunlu bir hastane değişikliği sonrası kendisini bulduk. Bu kısa sürede kendisine güvenmemi sağladı ve şu an kafamda hiçbir soru işareti yok. Herşeyi o kadar güzel açıklıyor ki, sormak istediğiniz birşey var mı dediğinde soracak hiçbirşeyiniz kalmamış oluyor :) Çok sakin, anlayışlı ve güven veren bir doktor. Benim gibi acı eşiği yerlerde sürünen, inanılmaz nazlı ve canı kıymetli hatta birazda panik atak birini bile normal doğuma hazırladığı için kendisi zaten ayakta alkışlanacak bir doktor :) Şu an normal doğum olmaması için hiçbir engelimiz yok bakalım şartlar neyi gerektirecek. Ben bu konuya hiiççç mi hiç kafa yormuyorum, nasılsa doktorum yapılması gerekeni yapar diyorum :)
Kafamda bambaşka duygular olduğu için doğum korkusu en alt duygum şu an. İki kişi çıktığımız kapıdan üç kişi olarak, minicik bir fındıkla girecek olmamız başlı başına bir heyecan zaten :)Bizi neler bekliyor yaşayıp göreceğiz artık.
Umarım bir sonraki postumda bitanecik oğlumu sağsağlim kucağıma almış olmamın müjdesini veriyor olurum. Şimdi izninizle biraz dondurma yiyip, yatıp dinlenmem gerekiyor.
Güzel dileklerinizi ve dualarınızı eksik etmeyin...

Sevgiler






08 Mayıs 2014

"Seni Heyecanla Bekliyoruz" Partisi

Bugün çocuksuz ev hanımlığımın ilk günü yani doğum iznimin ilk günü. 2005 yılından beri sürekli çalışan biri için evde olmak değişik bir duygu tabi. Bebek gelince çok hareketli günler bizi bekliyor olduğundan bu günleri bolca film izleyip, kitap okuyarak geçirmeyi düşünüyorum. Bu öğlen ekip arkadaşlarımla çok güzel bir yemek yedik. Evde hayat hep böyle geçecekse benim bir şikayetim yok :)
Her geçen gün biraz daha ağırlaştığımı hissediyorum. AVM' nin içinden taksiye kadar yürümek bile beni çok yordu. Sanki bacaklarımın arasında bir top var da yürürken onu düşürmemem gerekiyor gibi bir his... Son haftalarda neler hissediyorum, neler yapıyorum ayrı bir postta gelecek yakında...
Şimdi gelelim bu postun asıl konusuna. 26 Nisan Cumartesi günü sevgili arkadaşlarım beni yalnız bırakmadılar ve bizim evde küçük bir parti yaptık. Hayatımda "anne" sıfatı ile yeni ve heyecanlı bir sayfa açmadan önce tüm sevdiklerimi yanımda görmek beni gerçekten mutlu etti. Hele bir de 3 tane dünya tatlısı fındıkla daha da keyifli oldu herşey. Çok büyük hazırlıklar yapamadım ama yine de herşey eksiksiz oldu sanırım :)

Sevgili eşim üşenmedi ve evi balonlarla süsledi...



Beni kırmayıp gelen sevgili arkadaşlarım için bende küçük hediyelikler hazırladım. Bu kutuların içine bebek kokulu sabunlar yaptırıp koyduk... Hediye kutularını http://www.partidunyasi.com/ dan sipariş ettim.


Minik misafirlerim için Paşabahçeden aldığım kavanozların içine Haribo jelibon ve marshmallow koyduk. Ve yine küçük misafirlerim için ufak hediyeler aldım. Erkekler için kitap ve araba, kızlar için yine kitap ve bebek. Miniklerin mutluluğu demek bizim mutluluğumuz demek :)


Sabunlarımızın görseli de böyle. Mint yeşili küçük vosvoslar :) Sabunları kardeşimin arkadaşı hazırladı. Tekrar teşekkür ediyorum. Instagram adresi  miny_design 


Çekim pek profesyonel olmamış ama idare edin artık :) Pastamız Gayrettepe Bulvar Pastanesi tarafından hazırlandı ve oldukça başarılıydı.


Bu fotoğrafı paylaşmak için izin almadım :) Umarım bir sorun olmaz :) İşte o gün yanımda olan, beni yalnız bırakmayan ve oğluma birbirinden güzel hediyeler getiren harika insanlar...


Kardeş ve ben


16 Nisan 2014

Ne? Son 6 Hafta mı?



34.haftanın ortalarındayken bu sabah kendimi daha bir ağırlaşmış, daha bir yorgun hissettim. Ayakta durabilme sürem maks. 15 dakikaya düştü, yürüyüşümse kaplumbağadan hallice :) Normalde işten çıkıp eve yürümemiz maks. 15 dak. sürerken şimdi yarım saatten uzun sürüyor. 
Geceleri uyumak artık iyice zorlaştı, göbeğimi koyacak yer bulamaz oldum. Göbeğim yer çekimine yenik düşmeye başladığı için  birazda kambur durmaya başladım. Buraya kadar okuyup da şikayetçimiyim sandınız yoksa :) Yanıldınız... Evet, eşim olmadan hayatımı idame ettiremiyorum, yere birşey düşürdüğümde alamıyorum, ayakkabımı tek başıma giyemiyorum, dolaptaki üç elbiseden başka hiçbir kıyafetime sığamıyorum ama yine de şikayetçi değilim. Biz oğlumla aynı bedende tek parça çok mutluyuz. 
Doğuma sadece 6 hafta kaldı ve ben toplam 10 kilo aldım. Aslında normal ama yinede doktorumdan ufak bir azar işittim. Çünkü 10 kilonun 4 ünü son 1 ay içinde aldım. Şimdi biraz daha dikkatliyim. Bu hafta oğlumun tekmeleri yerini yuvarlanmalara ve oldukça sert dürtmelere bıraktı. Karnıma dalgalı kur adını taktım. O görüntüyü görmeniz lazım :) 
Bebeğim karnımda hızla büyürken hazırlıklarımızda son hız devam ediyor. Oda takımı geldi ve şu an havalandırmakla uğraşıyoruz. Bu arada kalan eksiklerini tamamlamaya çalışıyoruz ama bitmiyor. Henüz hastane ikramlarına sıra gelmedi bile. Ufacık bızdığın ne kadar da çok şeye ihtiyacı varmış :) İşin en komiği, dünya kupası başladığında  yaklaşık 20 günlük olacak olan oğluma dünya kupası tişörtü arıyoruz :) Babası heyecanla oğluyla dünya kupası seyredeceği zamanı bekliyor. Hadi hayırlısı bakalım :)
Bazen artık doğsun oğlum diyorum, onu deli gibi merak diyorum. Bazende bir daha bu anları yaşayamıycam için üzülüyorum. Bazı geceler uyandığımda doğum aklıma geliyor, daha çok var takma kafana diyorum kendime ama o kaçınılmaz sonda yakında gelecek biliyorum :) Evet birazcık korkuyorum, yalan yok.
Şu an hem yazımı yazıp hem Real Madrid-Barcelona maçını izlediğimi söylesem :) Sanırım başıma gelecekler için çaktırmadan alıştırma yapıyorum :)
Bu haftalık bu kadar... Şimdi, henüz 2 kilo 50 gram olan oğlumun biraz daha büyüyüp güçlenmesi için yatıp dinlenmem gerekiyor. Arayı bu kadar uzatmamaya çalışcam, görüşmek üzere....

Sevgiler

23 Mart 2014

30 Olduk

Herkese merhaba,
Hem yaşadığım bazı sağlık sorunları hem bebeğin odasının tadilatı derken blogdan çok uzun süre uzak kaldım. Size 30. haftanın sonundan sesleniyorum. Zaman çok çabuk geçiyor. Doğum zamanı yaklaştıkça merakımda heyecanım da artmaya başladı. Bir yandan oğlumu çok merak ediyorum bir yandan da şu an ki durumumuzdan aşırı derecede keyif alıyorum.
Son 3 haftasonu devam eden tadilat bizi biraz yordu ama sonunda bitti :) Sonuç ise memnun edici...
Bu haftasonunu güzel havayıda fırsat bilip kendimize ayırdık. Uzun zamandır gidemediğimiz Bağdat Caddesinde yemek yiyip, yürüyüş yaptık. Çok çabuk yorulup, belim ağrıdığı için haftasonu gezmelerimiz eskisi kadar verimli değil tabi :) Koca göbeğimi özlerim belki diye birazda fotoğraf çektik :)









18 Şubat 2014

My Little Ocean

Herkese merhaba,
Şubat ayında bahar havası yaşamak sizi de hem mutlu edip hem korkutuyor mu? Açıkcası ben bu iki duyguyu bir arada yaşıyorum. Sanırım mutlu olma kısmı daha ağır basıyor. Hele bir de kendimi sahile atıp yürüyüş yapabileceksem... Doktorun en çok önerdiği şey yürüyüş olduğu için haftasonları güzel havaları fırsat bilip kendimizi ya Belgrad ormanına yada sahile atıyoruz.
Şu an 26. haftanın içindeyim ve dolabımda bana olan 4 elbise,1 hamile pantolonu var. Artık ne giyeceğimi şaşırmış durumdayım. Bahar yaklaştıkça içimdeki şıkır şıkır giyinme isteği gittikçe artıyor ama bu halimi de seviyorum:)